Çatalın porselen üzerinde gezinirken çıkardığı ses, çocuk ağlama sesleri, fren sesi, tırnakların kara tahtada gezinmesi, gıcırtılar ve benzeri sesler çoğu insanı rahatsız eder ve içini gıcıklar. Peki durum neden böyledir?
Aslında bu tip seslerin yüksek frekansla ilintili olduğu için rahatsız edici oldukları ileri sürülmüştür. Fakat bizi rahatsız eden bir ses illaki yüksek frekans aralığında olması gerekmez. Hatta çoğu rahatsız edici ses orta frekans aralığındandır. Genelde bu tip seslerin insanlarda hoşa gitmemesi şartlanmayla açıklanmaz. Yani bu tip seslerle olan yaşanmışlıklarımızın etkisi azdır. Ayrıca çoğu kültürde bu tip seslere benzer tepkiler görülür ve evrenseldir. Bu tip bulgular bize yanıtın biyolojik ve içgüdüsel olabileceğini söyler.
Bu tip sesleri işittiğimizde işitme kanalları aracılığıyla işitme korteksine giden ses sinyalleri normalde olmayan bir bağlantı kurarlar. Korku, kaygı, endişe ile ilgili olan amigdala işitsel korteksle bağlantılar kurar. Bir ses ne kadar çok hoşa gitmiyorsa işitsel korteks ile amigdala arasındaki sinirsel uyarım o kadar fazla olur. Ayrıca tabağa sürten çatal sesi, tahtada gezinen tırnak sesi gibi sesler; bebek ağlama ve şempanze yardım çığlıklarıyla aynı frekans aralığında saptanmıştır. Belki de insan çığlıklarını ve bebeklerin ağlama seslerini endişe verici, olağan dışı bir durum olarak değerlendiren içgüdülerimiz, bu tip sesleri de aynı şekilde yorumlama eğiliminde olabilir.[1][2][3][4]
REFERANSLAR
Comments